8 Eylül 2016 Perşembe


"Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği , kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor.. Sinemadan çıkmış insan.. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış.. Salt çıkarını düşünen kişi değil.. İnsanlarla barışık.. Onun büyük işler yapacağı umulur.. Ama beş-on dakikada ölüyor.. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu ; asık yüzleri , kayıtsızlıkları , sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar , eritiyorlar.."

  Bu satırlar Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam isimli romanından alıntı.

  Aylak Adam'ı geçen sene okumuştum. Kitabı okurken birçok nokta beni etkilese de bu satırlar kafama çivi gibi işlemişti adeta. Az önce izlediğim filmden sonra bu satırları tekrar hatırladım.

  Film mükemmeldi. Hayata benden farklı ve daha geniş bakan bir senaristin yazdığı, bütün bu farklılığı ve genişliği mükemmel bir oyunculukla yansıtan oyuncuların oynadığı bir filmdi. Yusuf Atılgan'ın deyimiyle içimdeki "kısa ömürlü yaratığı" ortaya çıkardı.

  Filmin adını söylemek istemiyorum çünkü şu an film önerisi yapmıyorum. En azından bir tane filmin önerisini yapmıyorum. Bu sefer yapmak istediğim öneri biraz daha farklı.

-------------------------------------

  Hayata farklı ve geniş bakan insanlar bir sürü yapıt çıkarıyor ortaya. Amaçları bu yapıtları daha fazla insana ulaştırmak ve sokağın sinemadan çıkan yaratıklarla dolu olmasını sağlamak. Amaçları asık yüzleri ve kayıtsızlıkları yok etmek.

  Bugün önereceğim şey şu:

  Film izleyelim.

  Gerekirse bütün filmleri izleyelim.

  "Sinemadan çıkmış insan" olalım.

  Bu sefer beş-on dakika sürmesin.

  Hayata farklı bakalım.
 
  Hayata farklı ve geniş bakalım.

  Hayata sadece beş-on dakika değil, ölene dek farklı ve geniş bakalım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder