22 Ağustos 2017 Salı

Sokak ve Her Şey

Kimsesiz sokağa
Kimsenin bakamadığı saatlerde
Sokak kadar sakin kalamam.
Bu saatler ki
Dünyevi mesaiye hayal
Beşerin ortak tek askeri
Çalışanlar ordusuna bir ihtilal.

Sakin kalamasam da dışarı da bakamam.
Sadece, pazarda horlanmışlık satmaya gidenlerin
Traktörleri geçer sokaktan bu saatte.
Bildiğimden yolların gözyaşlarını
-Bazı bilmelere lanet ederek-
Sokakları ve kaldırımları
Cildi parlak kaputlarla doldururum
Bir bakışımda yıllar geçer
Bir yığın hurda olur bütün ciltler.

Gözümü açıp dışarı baksam
Bu boş sokaklar cep yalanlarıyla dolar.
Fıtratım aykırı sayılır.
Mesnetsiz laf kalabalıklarını ilim sayarak
Nefis mabedler yaparlar.
Yığınla hayratı unutup
Sapkınların hoyratından su içer çocuklar.
Menfaatsiz kalmaktan
Sanki ölüm yokmuş gibi korkup
Yorganların altında ağlar isyanlar.

Korkarım.
Küçük kardeşimin
Bilmediği hayattan küçük dışlanmışlıklarını
Düzelmeyi bekleyen küçük yanlışlarını
Ve onun kabından taşamayan küçük kahramanını
Hatrımdan bir ufak geçmiş anısı gibi silerek
Hakkım olmayan bir umutsuzluğa meylederim.
Sonra kıbleden kaldırdığım resimler hesap sorar.
Karşıma dikilir bir fotoğrafçının yalancı nuru:
"Sen çaresiz kalasın diye mi güldük?"

8 Ağustos 2017 Salı

Ufak Bir İktibas

Sev,
İhtiyaç duy üstün budalanın müracaatına,
Ya da ömür ver kaburga kemiğinin taleb-i münacaatına

Kurşun at
Tahribi tarihinden büyük meczubun yedi eşine,
Fakat denk getir, değmesin gayrimeşru kardeşine

Tap
Mütecaviz beşere, tamahi bir şere ya da fikre,
Boğazından tut altın kadehin, zorla zikre 

Kulağını tıka
İhtiyaç gelene kadar ellerinin karartısına, feryad duyma,
Gözlerini kapat, müziğin sesini aç ve Uyaran'a uyma

Hedef koy,
Cebinden eksik olmasın asırların daimi fahişesi
Kalbinden toz almasın babası ölenin endişesi

Eğlen,
Vaktinden akrebin gölgesi azalmasın düşünmeye
Sakın pişman olma, yelkovan kala cenazeye

Akılcı ol,
Unuttun mu? Sen soyuta karşı, durmayacak kıyamsın
Toprağa kadar dümdüz yürü, sana ne arif ne ilim dayansın

Başını eğ, utan ve yürümeyi dene
Parçaladığın yeryüzünde yürüyebiliyor musun?
Gözünü (gökyüzüne) çevir de bir bak, bir çatlak görebiliyor musun?

6 Ocak 2017 Cuma

Gece ve Dilek

Yalnız saatlerin beni anladığı saatler
İsteyişlerim gölgelerin boyunu aşıyor
Aklımda ezgilerin acı girdapları
Sen değerli, ben değersiz; teferruat kıvrımları.
Layık olmayan bir şey var dünyaya
Tırnaklarımdan kalem ucuma kadar bende ve benden
Narası köpeklerin sesi kadar duyulmaz
Ederi de bir köpek etmez.
Işıkları fark ediyorum, gecelerin en karanlık noktaları
Madaralık bu işte
Zamanın gece yarısından sonra attığı tokat
İlk defa anlamak bir başınalığı.
Kaç kulağı var Allah'ım duvarların
Yastığımın kaç kulağı
Anlar mı sandalyemin gıcırtısı kırgınlığı
O der mi onlar da bana, biz demeden.
Lekeli cesaretim hem yaşamdan hem ölümden korkuyor
Rüyakar yaşam
Mecburiyet.
Ulaşılmaz suların ortasındayım
Ahiret tek dostum
Mevla tek dinleyen
Kapanmıyor gözlerim sadece gözlerim kapanmıyor.